4 Temmuz 1914. 09:16 1626 Lexington Bulvarı’nın üst katlarında bir şeyler fena halde ters gittiğinde ilk gösteri, sağlayıcı bir ses olmaya başladı. The Times daha sonra bunu “bir savaş gemisinin yan tarafıyla” karşılaştıracaktı. Patlamadan birkaç saniye sonra Doğu Harlem yayaları yukarıdan yağan tuğla, çimento ve kam parçalarından bağlanıp çalışıyorlardı. Yukarıya hızlı bir bakış, 1626 Lexington’un en üst üç katının bir tür patlamayla yıkıldığını ortaya çıkardı.
Patlama, kopma penceresini parçaladı ve en üst kattaki dairelerin mobilyaları çatı hattına doğru fırladı. Kısmen çöken altı katlı binadan çığlıklar yükselmeye başladıca, kaldırımdaki yayalar üzerlerine yağan enkazın yalnızca harap apartmanın parçaları olmadığını fark etti. Ayrıca insan kalıntıları tarafından da bombalanıyordu. Patlamadan kaynaklanan toz bulutu dağıldığında, üst katlardaki katliamda korkunç bir görüntü ortaya çıktı: Yangın merdiveninden sarkan bir adam cansız, çocukların tuhaf bir açılıyla bükülmüş, erkeklerin arkası patlamıştı.

1914’te 1626 Lexington Bulvarı’nda meydana gelen patlamanın New York City’deki yıkımı. Kredi… Bain Haber Servisi/Kongre Kütüphanesi
New York Polis Departmanının yeni atanan komiseri Arthur Woods, şehrin baş bomba uzmanı Owen Eagan ile birlikte olay yerine vardığında, itfaiyecilerin cesedi yangından merdivenden indirmişti. Ölen adamın ceketini arayan polis, “Arthur Caron” imzalı bir not defteri buldu. Woods bu ismi hemen tanıdı: Caron, yakın zamanda John D. Rockefeller’ın Tarrytown’daki malikanesinin önünde, yaklaşık bir düzine grevci madencinin ve ailelerinin askeri güçleri tarafından öldürüldüğü Colorado’daki Ludlow katliamını protesto eden bir dizi grevi yapan bir anarşistti. Caron, o zamanlar Amerika Birleşik resimlerindeki tartışmasız ve önde gelen iki siyasi radikal olan Emma Goldman ve Alexander Berkman’ın bilinen bir arkadaşıydı ve Berkman, Ludlow suçlarına dinamitle karşılık verme sözü verdi. Woods, bunun gaz kaçağı ya da inşaat kazası olmadığını fark etti. NYPD daha sonra patlamanın bir kazaya karar vereceğini, ancak o sabah patlayan bombanın amacı siyasi bir terör eylemiydi.
Olayın yeri genel olarak bir şekilde incelendikten sonra gazetecilere konuşan Eagan, “Bomba, bu şehirde bu tür bir vahşetin gerçekleştirilmesinde okulda kullanılan en güçlü tesislerde bulunduğunu” söyledi. “Neden daha fazla can kaybı yaşanmadığını anlayamıyorum.” Ancak patlayıcının yıkıcı gücü olağandışı olsa da, sivillerin bir apartmanda dinamiti tamir ediyorsa o dönemde o dönemde pek de anormal sayılmazdı. Eagan, 1920’deki ölümüne kadar teşkilatta çeyrek asır harcadı; Bu süre boyunca sürekli olarak, 7.000 bombadan oluşan bir sonucun kalıntısını ya da basının adlandırılmaya başlanan şekliyle “cehennem makineleri”ni ya sökmesi ya da incelemesi istendi.
Bombalar her türlü pakette geldi. Çoğu zaman, zeytinyağı, sabun veya imal edilmişleri konserveler boşaltılmış, şimdi dinamit çubuklarıyla sıkıştırılmış teneke kutularla geliyorlardı. Bazen, yıkımı en üst düzeyde çıkarmak için tasarlanmış bir dış demir sümüklü böcek bandıyla sarılırlardı; bir veya çanta çanta içerisinde hedef konuma taşınıyor; “kazara” adliyede, tren istasyonunda ya da katedralde bırakılmışlar. Bazen bomba, kibrit darbesiyle ateşlenecek kadar basit bir fitili olan, hiçbir şeyden habersiz olanın üzerine fırlatılmaya hazır, çıplak bir dinamit çubuğuydu.